15 Aralık 2011 Perşembe

Kaprisan

Yurdun kantinindeyim. Bursalı oda arkadaşımla futbol maçı izliyoruz. Sıradan bir gün, sıradan bir maç… Her maç El Clasico değil ki! Sıkılıyoruz tabi. Kantinden çekirdekle meyve suyu alıyoruz. Bilirsiniz, küçüklüğümüzden beri Kaprisan adlı bir içecek var. Hani meyve suyunu poşette sunan… Her marka değişti, yenilendi. Kaprisan hep aynı pakette, aynı kaldı. Ondan getirmişler kantine, “Alalım bari.” dedik, aldık. Bir tane de kesmedi bizi, ikincileri de içtik.

Maç bitti bitmesine ama gece bitmedi. Benle Bursalı için gece hiç bitmez ki. Sabah olur, anca öyle uyuruz. Tavuk muyuz karanlığı görünce yatalım? Şu aralar sınav dönemindeyiz, yapacak daha iyi bir iş bulamayınca çalışma salonuna iniyoruz. Bir saat kadar ders çalışıyoruz. Derse alışkın değil ya bünyeler, Bursalı hemen su koyuveriyor. Başı ağrıyormuş, midesi bulanıyormuş. Aslında ben de pek iyi hissetmiyorum kendimi. Odaya çıkıyoruz.

Şimdi odaya da geldik ya, yatakları görünce, hafif de yorgun hissedince attık kendimizi yataklara. Sarındım yorgana ama yok, üşüyorum. Titremeler geliyor bana. Bulantı, benim midemde de baş gösteriyor. Güzelce bir kusuyorum, boşaltıyorum içimi. Bursalı da geri kalmıyor, benden sonra da o giriyor tuvalete, kusuyor. O gelene kadar bir sandalyeye bırakıyorum kendimi. Kolumu kıpırdatacak halim yok ama azmediyorum, oda arkadaşlarımdan diğerini arıyorum. Kötü olduğumuzu, öldüğümüzü falan söylüyorum. Bir arkadaş daha alıyor yanına, dört kişi, gidiyoruz devlet hastanesine.

Acilden sıra alıyoruz. Uzunca bir beklemeden sonra giriyoruz muayenehaneye. Şikâyetimizi soruyor doktor. Anlatıyoruz derdimizi, sıkıntımızı, mide bulantımızı, baş ağrımızı. Doktor Bursalının boğazının kızardığını görüyor, gripmiş, ilaç yazıyor. O itiraz ediyor. Çok değil, sadece birkaç yıl sonra biz de doktor olacağız. Kafamız basıyor sağlığa, şuna buna. Aynı şeyleri yiyip içmiştik, aynı anda kusmamız bir tesadüften mi ibaret? Suçu en zayıf olanımıza, Kaprisan’a atıyoruz. Zehirlendiğimizi iddia ediyoruz.

Doktor kulak ardı ediyor sözlerimizi, beni de muayene ediyor, teşhisi değişmiyor.

Doktor “viral enfeksiyon” diyince üzerine konuşamıyoruz tabi. Bana da ilaç yazmasını bekliyoruz. Teşekkür edip çıkıyoruz odadan. Yurt buraya epey yakın, yurda yürüyoruz ama Bursalı da bir yandan kusmaya devam ediyor. Kaldırımı midesinden çıkanlarla yıkıyor herif. Az önce caddedeki biri, arkadaşımıza neden bu kadar çok içki içirdiğimizi sordu. Hiçbirine olayı ayrıntılarıyla anlatamadık tabi. Yurda, odaya varıyoruz. Reçeteleri cebimden çıkarıyorum, çöpe atıyorum.

Anonim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alakalı alakasız söyleyecek sözün, anlatacak anı'n varsa sen de paylaş.