30 Haziran 2012 Cumartesi

Sanal Dünyaya Dokunmak

Bir katliam yerindeyiz, suç mahallindeyiz. Kendi ağzıyla söylüyor: “Sizi cehenneme ben götüreceğim.”, “Acı çekerek öbür tarafa geçmek yerine gülmekten ölün.” ya da bunlara benzer bir şeylerdi. İşin özü şu ki etraftaki onlarca kişi gibi biz de buraya gülmekten ölmeye geldik.

Arkadaşlarım var yanımda. Kafa yapısı bana epey uyuşan arkadaşlar ki bu devirde böyle bir şey bulmak zor. Salondaki yerlerimizi bulmamız kolay oluyor. İkimiz de belli düzeyde insanlarız sonuçta. Heyecanlıyız. Oysa buraya kızlarla buluşmaya gelmedik; tek kişilik gösteriyi izleyip, dinleyip, sonra gideceğiz. Net… Sahneye beklediğimden biraz daha toplu -yok yok, bildiğin göbekli bu adam- biri çıkıyor. Alkış, kıyamet derken anlıyorum: Ölüme koşan pervaneler gibiyiz. Adam haklı bizi cehenneme götüreceğini söylemekte… Tarikat mı olduk lan şimdi? Neyse…

Gülüyoruz, eğleniyoruz, iyi güzel. Bir şey oluyor. Sahne kararıyor. Spot ışıklarıydı sönenler, sadece arkadaki loş kırmızı ışıklar yanıyor. Ve şimdi bambaşka bir şey daha oluyor. Beni kontrol eden düşünsel sistemlerim içindeki mantık bir anda sönüveriyor, sadece arkada, daha gerilerde içgüdülerim kalıyor. Şu cümlenin özeti şu: Aklıma yarı çılgınca bir fikir geliyor.

İkna etmeye çalışıyorum yanımdaki arkadaşımı. Zaten ışıklar sönük, yapalım şu işi! Üçe kadar sayacağız ve o anda bağıracağız. Olur mu? Olur tabi ki. Bir… Acaba rezil olur muyuz? İki… Ya o bağırmaz da ben tek başıma böğürürsem? Üç… Yapma bunu Meteor, yapma.

“Baba büyüksüeüeeenn!”

Ben böğürmüyorum. Bir kişinin Cem Yılmaz’ın gösterisinde var gücüyle “Baba büyüksün!” dediği duyuluyor. Kıkır kıkır gülüyorum. Ya, cidden onu tek başına bağırttığım için değil, gerçekten komik geldi bana bu olay. Bizden bağımsız biri yapmış olsaydı bunu, yine gülerdim böyle.

Şovmen sahnede sağına soluna bakınıyor, ışıkları bekliyorken sesin gelmesiyle yüzünü seyirciye çeviriyor. Hani elini göğsüne koyup “Eyvallah” babında, kafayla hafif bir eğilme hareketi var ya, onu yapıyor.

Sanal dünyaya dokunmuşum gibi bir his bu. Ben bir domino taşı düşürüyorum ve başka taşlar da düşe düşe, ki sanırım en önemli taş yanımdakinin bağırmasıydı, sahnedeki şovmenin boynuna ulaşıyor ve onu öne eğiyor, bize selam verdirtiyor. Evet, evet, sanal dünyaya dokundum az önce.

Meteor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alakalı alakasız söyleyecek sözün, anlatacak anı'n varsa sen de paylaş.