16 Temmuz 2011 Cumartesi

Yapma Hades!

Bir yatak, yastık ve konsepte pek uygun olmasa da gözlük satıcısındayım. Yaklaşık 20 metre uzunluğunda 5 metre genişliğinde bir mağaza burası. Girişin tam karşısındaki masada oturuyorum. Ben ve arkamdaki masada duran kardeşim dışında kimse yok şu an. Evet, mağazadan ben sorumluyum. Sadece hafta sonları çalışıyorum. Cumartesi günleri, hafta içi çalışanlardan birileri dönüşümlü olarak yanıma geliyor. Bugünkü elemanı bekliyorum.

Kardeşim on yaşında, zeki ve hareketli bir kız. Gezmeyi tozmayı, bebekler gibi bir şeyleri merak edip kurcalamayı, orta yaşlılar gibi konuşmayı, gençler gibi gürültü yapmayı çok sever. Kısacası tam da ablası olacak bu deliye çekmiş: Bana. Onu bir yerde uzun süre tutmak, birkaç küçük kozunuz yoksa mümkün değil. Ama benim tabi ki bir kozum var. Mini dizüstü bilgisayarda Selena’nın bir bölümünü açtım internetten, kardeşimi de önüne oturttum. Uzun süre kalkamaz artık. Ben de bir bölüm süresince kafamı dinlerim.

Sayfa yüklenedursun, ben de sekreter masasında dizüstü bilgisayarla sosyal ağlarda geziniyorum. Ön kapı açılıyor, Suskun Geveze görünüyor. En son iki sene önce görüşmüştük, tekrar burada çalışmaya başladığını bilmiyordum, aslında hafta içleri bu şirkette neler döndüğüne dair hiçbir şey bilmiyorum, güzel bir sürpriz oluyor. Yerimden kalkıyorum sarılıp hasret gidermek için. O sırada fonda bir müzik ve ona en yüksek sesiyle eşlik eden kardeşim: “La lala lala Selena Selena!” Anlıyorum ki Beyza otururken de bana rahat yok.

Geveze masanın öteki tarafında, müşteri koltuklarından birine (Müşteri koltukları özeldir, oturduğu yerde özel bir yastık var, velinimetin kaba eti rahat etsin diye.) (Benim altımdaysa koltuğun kaba derisi…) oturuyor, sohbet etmeye başlıyoruz. Tıp fakültesi kazandığını biliyordum zaten, sevgili meselelerini sorup öğreniyorum. Sohbet Beyza’nın serzenişiyle kesiliyor: “Hades çok kötüsün!”

Bugün diğer hafta sonlarından farklı olarak gelen giden çok oluyor. Bu hafta kapıyı duayla açtım, işe yaramış demek ki. Birkaç müşteriden sonra patron da mağazaya teşrif ediyor, odasına çıkıyor. Beyza, patron geldiği sırada uslu bir kız olsa da şu an rahat durmuyor. Müşterilerle mi ilgileneyim, kardeşimi mi zapt edeyim bilmiyorum. Onu kendi halinde ekranın karşısında bırakıp bir süre sonra müşteriye ürünleri tanıtmaya dalıyorum.

“Yapma Hades!” Kardeşimin bu haykırışı buraya, ona en uzak uçtaki yatağa kadar ulaşıyor. Mağazadaki herkes, bakışını Beyza’nın olduğu yöne çeviriyor. Evet, yapma Hades! Sen bir şey yapma ki Beyza da sussun!

Anonim


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alakalı alakasız söyleyecek sözün, anlatacak anı'n varsa sen de paylaş.