6 Mayıs 2011 Cuma

Geveze

Günün sonlarında, fen lisesinin bahçesindeyiz. Üşüdüğünü söylüyor Suskun Geveze. Montunu giymek ve bunu yapabilmek için benim de hırkamı giymemi istiyor. Yanındaki kız soğuğa karşı tepkisizken üşümeyi gururuna yediremiyormuş beyefendi. Güç bela ikna ediyor beni hırkamı giymeye, neşeyle geçiriyor montunu sırtına, konuşmaya öyle devam ediyor.

Birkaç ay önceydi. Yaklaşık on kişilik bir grupla Ankara’ya gidecektik. Bir arkadaşından buldum telefon numarasını ve mesaj attım, Ankara’da bize yardımcı olup olamayacağını sordum. Gecenin bir yarısıydı ben mesajı gönderdiğimde, hemen uyumuşum. Son kısmı iletilmeyince öğrenememiş mesajın kimden geldiğini. Mesaj atmış merak edip, kafa patlatmış kim olduğum üzerine. Ertesi gün kimlik bilgilerimi içeren kısmını da ilettiğimde aramış, yardımcı olamayacağını söylemiş, hal hatır sormuş, telefonu kapatmıştı.

Her yöne tarifesinden yararlanmak için Turkcell’e mesaj atarsınız, kayıp kredi kartı bildirmek için Akbank’ı ararsınız, sınav olup olmadığını öğrenmek için normal şartlarda münasebetiniz olmayan bir insanla irtibata geçtiğiniz de olur. Ona mesaj attığımda da tek amacım yardımıydı. Ama o bana bunu değil, sonrasında uzun uzun mesajlaşmalarla devam edecek güzel bir arkadaşlık verdi.

Dönemin sonu yaklaşırken birkaç günlüğüne İstanbul’a, benim şehrime, döneceğini söyledi. Programında (!) bana da vakit ayırmasını rica ettim ve o vakti buldu da. Uzun süredir mesajlaştığım bu insansıyla üç boyutlu görüntülü konuşma fikri garipti.

Yurt girişinde bekliyordu beni. Kısa boyluydu, (ben de pek dev sayılmam) gözlüklüydü, (benim gibi) zayıftı. (bu noktada da farklı değiliz) Fen lisesinin bütün getirilerine sahip çok ve boş konuşkan bir tip… Zaman kaybetmeden okuldan ayrıldık ve kahve içmeye gittik. Toplam yedi saat geçirdik birlikte. Tek saniye sustuysak o da nefes almaktandı. Anlatacak bunca şeyi nereden bulmuştuk bilmiyorum. Belki de Pandora’nın kutusunu açtık da bu konuları oradan çıkarttık. İyi de yaptık.

Ayrılırken, montunu dakikalar önce çıkarıp eline aldığını, üşüme hikâyesinin de sırf bana hırkamı giydirmek için oynanmış bir oyun olduğunu fark ediyorum. Elini sıkıyorum. Pandora dönüp de kutusunun boş olduğunu gördüğünde ona ne cevap vereceğimizi düşünüyorum.

Yanlışlar Prensesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Alakalı alakasız söyleyecek sözün, anlatacak anı'n varsa sen de paylaş.